ÇAKIŞAN SİGORTA SÜRELERİ
Sosyal güvenlik sistemimizin en temel sorunlarından birisi olarak
karşımıza hizmet çakışmaları çıkmaktadır. Bu sorun yurtiçinde yaşayan
vatandaşların yanında Avrupalı Türklerinde karşılaştığı büyük bir problem.
Hizmet çakışması, “sigortalının niteliğine uygun statüdeki sigortalılıkla
ilişkilendirilmemesi” olarak tanımlanmaktadır. Hizmet çakışması bazen iç içe
geçen sigortalılık nedeniyle meydana geldiği gibi yanlış statüdeki
sigortalılıkla ilişkilendirme nedeniyle oluşmakta.
Yeni Yasada 4/a, 4/b, 4/c Ne Anlama Gelir?
Ülkemizde çalışanların sosyal güvenliği statülerine göre belirlenmektedir. İş
sözleşmesine göre çalışanlar 4/a, bağımsız çalışanlar, esnaf ve sanatkârlar ile
şirket ortakları 4/b, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre çalışanlar ise
4/c (Emekle Sandığı) sigortalısı sayılır.
Bir kişinin aynı anda birden fazla sigortalılık türünü kapsayacak biçimde
çalışması mümkündür. Gerçekten bir kişi aynı anda hem iş akdine göre
çalışabildiği gibi hem de herhangi bir bağımsız faaliyeti nedeniyle vergi
mükellefi olabilir. Özellikle iş akdiyle çalışanlar açısından çok sık
karşılaşılan bir durumdur.
Sosyal Sigortalarda kimlerin sigortalı sayılacağı, karşılanacak riskler ve
sağlanacak yardımlar Türk mevzuatında “zorunluluk ilkesi” ve “teklik ilkesi”
baskındır. Bu ilke sonucunda sigortalı birden fazla statüde sigortalı olamadığı
gibi, zorunlu tutulan statü dışında da sigortalı olamaz.
Emekli Sandığına Öncelik
5510 sayılı Kanuna göre; sigortalının 4/a, 4/b, 4/c sigortalılık hallerinden
birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması
halinde; öncelikle 4/c kapsamında, 4/c kapsamında çalışması yoksa ilk önce
başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacağını hüküm
altına almıştır. Belirtelim ki, 5510 sayılı Kanun hizmet çakışmalarında 4/c
sigortalılığına öncelik tanımış, kişi 4/c’li olduğu andan itibaren daha önceden
devam eden 4/a ve 4/b sigortalılığı varsa bunları geçersiz saymıştır. 4/a ve
4/b sigortalılığında ise önce başlayan sigortalılığa geçerlilik tanıyarak önce
başlayan sigortalılık kesintiye uğramadığı sürece, sonra başlayan çalışma
nedeniyle sigortalı olunamayacağını belirlemiştir.
Yurtdışında Yaşayanların Sigortalılıkların
Çakışma Durumu
Ülkemizdeki SSK prim ödeme süreleri ile akit ülkelerdeki sürelerin çakışması
Sosyal güvenlik sözleşmesi akdedilmiş ülkelerdeki sigortalılık süreleri ile
çakışan ülkemizdeki prim ödeme süreleri, SGK Kurumunun denetim ve kontrol ile
yetkilendirilen memurları tarafından düzenlenen raporlara istinaden yapılan
tespitler dışında iptal edilmemekte. Bu sürelerle çakışan yurt dışı süreleri
3201 sayılı “Yurtdışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurtdışında Geçen
Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun”a
göre borçlandırılmaz.
Bu süreler, sözleşmeye göre tahsis işlemlerinde 1 ay için 30, 1 yıl için 360
günü geçmeyecek şekilde yurtdışı süreleri ile birleştirilir. Hizmet
birleştirmesi sonucunda 1 aydan veya 1 yıldan fazla olan süreler akit
ülkelerdeki sürelerden düşülür.
Örnek: Almanya hizmet cetveline göre 01/01/1981-31/12/2010 tarihleri arasında
Almanya’da fiilen çalışan sigortalının ülkemizde de 01/07/1990-30/06/1991
tarihleri arasında 360 gün çalışması bulunmaktadır.
Sigortalının 360 gün sigortalı çalışması geçerli sayılır. Buna göre ilgilinin
Türkiye-Almanya Sosyal Güvenlik Sözleşmesine göre yapılacak işlemlerde
sigortalılık süreleri;
1990 yılı için; Almanya 01/01/1990-30/06/1990 süresinde 180, Türkiye
01/07/1990-31/12/1990 süresinde 180 olmak üzere toplam 360 gün,
1991 yılı için; Türkiye 01/01/1991-30/06/1991 süresinde 180, Almanya
01/07/1991-31/12/1991 süresinde 180 olmak üzere toplam 360 gün,
olarak alınır. Özetle ülkemizde usulüne uygun SSK çalışmanız Almanya primleri
ile üst üste gelse dahi geçerlidir.
YURTDIŞI ÇALIŞMA İLE BAG-KUR ÇAKIŞMASI
Sosyal Güvenlik Kurumu bu konudaki tereddüte son vermek üzere 28.04.2014
gün ve 2014-11 nolu Genelge’si ile sözleşmeli ülkede sigortalı
çalışan bir kişinin BAG-KUR kaydının iptal edileceği hüküm altına
alınmıştır.
Söz konusu Genelge’nin ilgili maddesinde,
- Mülga 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal
Sigortalar Kanunu ve 2925 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar
Sosyal Sigortalar Kanununun uygulamasına ilişkin çıkarılan 22/09/1987 tarih 279
sayılı Genelgenin I inci Bölüm B. “Sigortalı Sayılmayanlar” kısmında yer
alan “1479 sayılı Kanun ve aynı Kanunda değişiklik yapan Kanunların 24 üncü
maddesinde yazılı sigortalı olma şartlarını taşıdıkları halde Türkiye ile
sosyal güvenlik sözleşmesi mevcut yabancı ülkelerde Bağ-Kur’daki
sigortalılıklarının başlayacağı tarihten itibaren sigortalı olarak çalışmaya
başlayanların, hangi tarihte sigortalı olarak çalışmaya başladıkları ve halen
sigortalı olarak çalışmalarının devam ettiği hususu belirtilmek suretiyle
noterlerce veya mahalli konsolosluklar aracılığıyla tercüme ettirilmiş belgenin
Kurumumuza gönderilmesi kaydıyla Bağ-Kur kapsamına alınmayacaktır.”,
- 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 6 ncı
maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan “…Türkiye’de kendi
nam ve hesabına bağımsız çalışanlardan, yurtdışında ikamet eden ve o ülke
sosyal güvenlik mevzuatına tabi olanlar, 4 üncü ve 5 inci maddelere göre
sigortalı sayılmaz.”
hükümleri gereğince,yurtdışı ile BAG-KUR çakıştığında ülkemizdeki
sürenin iptaline gidilir.
Primleri Geri Alma Şartları
Sigortalının çalışmasının yanlış statüde bildirilmesi halinde SGK mahsuplaşma
yoluyla sigortalıların mağduriyetlerini önlemektedir. Bunun için belirli
niteliklerin varlığı gerekmekte.
Prim mahsuplaşmasının dört şartı bulunmaktadır.
Bunlardan ilki; 1 Nisan 2006 tarihine kadar sigortalının çakışan hizmet
sürelerinin sosyal güvenlik kurumlarınca iptal edilmemiş olmasıdır.
İkincisi; sigortalıya da hak sahiplerinin talepte bulunmasıdır.
Üçüncü; sigortalının yasal olarak tabi olması gerektiği statü nedeniyle borcunun
bulunmasıdır. Sigortalının zorunlu statüdeki sigortalılığından dolayı SGK’ya
borcunun olmaması halinde çakışma nedeniyle prim mahsuplaşmasından söz
edebilmek mümkün olmamakta. Bu durumda mahsuplaşma yapılmayacak sadece
sigortalı adına yersiz ödenen primin sigortalı hissesi sigortalıya iade edilir.
Dördüncü şart ise; sigortalı adına yersiz olarak beyan
edildiği/ilişkilendirildiği statüden prim ödenmiş olması. Şayet kişi sigortalı
olarak beyan edilmiş ancak adına prim ödenmemiş ise prim mahsuplaşması gerçekleşmez
sadece sigortalının yersiz beyan edildiği sigortalılığının iptali ile
yetinilir..
Belirtelim ki; sigortalı beyan edildiği halde işverenince SGK’ya primi
ödenmeyen sigortalı, işverenine başvurarak kazancından kesilen sigortalı
hissesini talep etme hakkına sahiptir. Çünkü sigortalı adına beyan edilen
hizmetler iptal edileceğinden işverenin de iptal oranında prim borcu azalır.
Paylaş